Terapi, insanın kendine doğru attığı en dürüst adımlardan biridir.
Bu süreçte kişi, dış dünyanın gürültüsünden uzaklaşıp iç sesini duymayı öğrenir. Duyguların karmaşası içinde bastırdığı, görmezden geldiği ya da kaçtığı yönleriyle yeniden tanışır.
Terapinin asıl amacı yalnızca "iyi hissetmek" değildir; kendini anlamak, tanımak ve içsel bütünlüğü yeniden kurmaktır.
Zaman zaman bu yolculuk kolay değildir.
Yüzleşmek, kabullenmek, geçmişin izleriyle temas etmek kimi anlarda acı verebilir.
Ama her farkındalık anı, kişinin kendi gerçeğine bir adım daha yaklaşmasıdır.
Terapide, acı bir düşman değil; dönüşümün habercisidir.
Çünkü ancak duyguların içinden geçerek kalıcı bir huzura ulaşmak mümkündür.
Terapi, insanın kendine dönme cesaretidir.
Bu süreçte kişi, yargılamadan, bastırmadan, inkâr etmeden kendine bakmayı öğrenir.
Zamanla duyguların da düşman değil, yol gösterici olduğunu fark eder.
Gerçek iyileşme, kişinin kendiyle barışabildiği noktada başlar.
Ve bazen terapinin en güçlü anı, bir şeyleri "çözmek" değil, onları olduğu haliyle kabul edebilme anıdır.
Çünkü kabullenmek, değişimin sessiz başlangıcıdır.